Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
«Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün cuma günüdür. Adem (a.s.) o gün yaratılmış, o gün cennete konulmuş ve o gün cennetten çıkarılmıştır.»
«Cuma gününde bir saat vardır ki, hangi mü'min o saatte Allah'tan bir dilekte bulunursa Allah onun dileğini kabul eder.»
Rivâyet olunduğuna göre, gece ve gündüz melekleri sabah namazı vaktinde orada hazır bulurlar, görev devir-teslimi yaparlar. Bu yüzden sabah namazı, meleklerin ona şahid oluşundan ötürü meşhûd diye adlandırılmıştır. İşte cuma günü de böyle meşhûd bir gündür.
Cuma günü bu kadar kutsi, bu kadar feyizli bir gün olmasına karşılık; yeryüzünde en şerli faaliyetler de genellikle yine bu günlerde yapılmaktadır. Nasıl Arafat’a çıkılan Arefe günü, haccın yümün ve bereketinin toplandığı gündür; aynen öyle de cuma günü de haftanın günleri içinde bir nokta-i beyzâdır. Onun lekelenmesiyle diğer günler de o lekeden nasiplerini alırlar. Allah bir kulunun ruhunu cuma gününde kabzederse bu onun saadetine ve iyi bir akibetle gittiğine işaret addedilir. Cuma günü veya gecesi vefat eden, şehid sayılır; kabir fitnesinden (azap ve sual) korunur. Yine cuma günü cehennem ateşi yakılmaz, kapıları kapatılır.